Ses Majisi

Okült bilgilere göre, önceki devrelere ait kimi uygarlıklarda bilinen ve koşullar elverişli olduğundan yaygın biçimde kullanılan, canlı veya cansız nesneler üzerinde sesin ‘esîr’î vibrasyonları yoluyla birtakım etkilerde bulunabilme bilimi veya sanatı (kimi yazarlar “sonik bilim” terimini kullanırlar).
Hitler‘in büyü çalışmaları da gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Bunlardan en belirgin olanı radyodan yaptığı konuşmalarda kullandığı ses büyüsüydü. Bu yöntem büyük kitlelerin etki altına alınmasında büyük bir fonksiyon görmüştü. Ezoterik bilgilere göre, ses, fizikte açıklandığı şekilde yalnızca hava veya su gibi yoğun ortamlardaki titreşim dalgalarından ibaret değildir. Sesin fiziksel ortamın yanısıra‘esîrî ortamda yayılan dalgaları da vardır ki, bu esîrî titreşim dalgalarının insan üzerindeki etkisi, fiziksel titreşim dalgalarının etkisinden çok daha önemli boyutlardadır. Ayrıca insanın işitme organının (kulak) “infra” ve “ultra” sesleri duyamaması bu seslerin esîrî ‘tesir’lerinden etkilenmemesi anlamına gelmez; insan duyamasa da bu seslerin esîrdeki titreşimlerinden (vibrasyon) etkilenmektedir. [Fiziğe göre, insan kulağı yaklaşık 16 Hz’den (saniyede 16 titreşim) daha düşük ve 20 kHz’den (saniyede 20 bin titreşim) daha yüksek frekanslı sesleri duyamamaktadır]. Belirli bir frekansa (titreşim derecesi, sıklığı) sahip her müzik notası ve kimi alfabelerde harflerle karşılanan her ses, fiziksel ortamlarda meydana getirdiği dalgalanmalara benzer şekilde, esîrî ortamda da dalgalanmalar meydana getirir. Dolayısıyla, birçok sesin bileşiminden oluşan ve bir titreşimler skalası gösteren her sözcüğün, her cümlenin söylenişinde veya her melodinin çalınışında esîrî ortamda birtakım karmaşık, fakat ahenkli dalgalanmalar ve çevreye etkide bulunan birtakım tesirler yaratılmış olur. İşte ses majisi, bu seslerin tek tek esîrî özelliklerinin ne olduğunu, bileşimlerinin nasıl etkiler yarattığını, bu bileşimlerin hangilerinin canlı veya cansız nesneler üzerinde hangi etkileri yaratabileceğini, bu etkilerin en güçlü halde olabilmesi için çıkarılan seslerin ne şekilde çıkarılması gerektiğini [sesin cinsi (insan sesi, mekanik ses vb.)], tonu, şiddeti, titreşim genliği, telaffuzu (prononciation), titremlemesi (intonation), nefes ve düşüncelerle uyum ilişkisi vb.] konu edinen bir bilimdir.
blank
Ezoterik bilgilere göre, eskiler, ağır taş blokları kaldırma gibi PK (psikokinezi) etkinliklerinde, şifa çalışmalarında, ‘değişik şuur halleri’ne geçtikleri mistik deneyimlerde ve daha birçok alanda bu ses biliminden ya da ses majisinden yararlanıyorlardı. (Kimi Antikçağtarihçilerine göre, birçok antik kentin duvarları ve tapınakları bu teknikle inşa edilmiştir. (Dev Yapılar)
Kitaplarında eski uygarlıklardaki ses majisinden söz eden kimi yazarlara göre, Mezopotamya ve eski Mısırrahiplerinin ses majisiyle ilgili bazı etkinlikleri, eskilerin iyi bildiği bu bilimin şimdiki devrenin başlarına dek sürebilmiş “kırıntıları”dır ancak. Gnostiklerin, kabalistlerin ve okültistlerin “güç isimleri” (İng. names of power) ile ilgili teorik çalışmaları da, bu “kırıntılar”dan kaynaklanmıştır. [Okültistlere ve kabalistlere göre, “güç sözcükleri” denilen bazı sözcükler, özellikle ilâhî isimler özel biçimlerde telaffuz edildiklerinde birtakım majik etkiler yaratırlar ki, bunlara “güç isimleri” denir. Eski Mısır’da bu “güç isimleri”ne “hekau” denirdi. Aslında her insanın adının seçilişi tesadüfi değildir; adın belirlenmesinde tek etken olmamakla birlikte, bir etken de varlığın ihtiyacı olduğu tesir biçimidir.] Yine bu yazarlara göre, kimi ilâhî adlar, kutsal ‘mantra’lar , ‘zikir’ler rasgele seçilmiş sözcüklerden oluşmamışlardır ve gerektiği biçimde söylendiklerinde, yani telaffuz, titremleme ve vurgulara dikkat edilerek söylendiklerinde ya da tekrarlandıklarında (İng. chanting) majik veya psişik bir etki yaratabilmektedirler. (Kimilerine göre, birçok işe ilâhî bir ad söylenerek başlanmasının bir nedeni de budur.) Ezoterik kaynaklara göre bu tür bir etki, kimi kutsal kitaplar sesli okunurken de, –ancak kitabın indirildiği dilde ve gerektiği gibi okunduğu takdirde– yaratılabilmektedir. Hint tradisyonlarına göre ses majisi yapıcı olduğu gibi yıkıcı amaçlarla da kullanılabilen bir güçtür. Mantra, Zikir, Dua, Müzikle Tedavi, Maji..
SES BİR ANAHTARDIR
Tezahür etmiş evrendeki her şey titreşimsel bir doğaya sahiptir. Bir şeyin şekliyle titreşim frekansı arasında direkt bir ilişki vardır. Bizim perspektifimizden sizler, ışık ve ses de dahil olmak üzere birbirine bağlı bileşik enerji alanlarısınız. Bedeninizin organlarını ve sistemlerini oluşturan çeşitli hücreler, diğer hücrelerle uyumlu ses titreşimleri yayarak hücresel rezonanslara yol açarlar. Aslında bedeniniz yürüyen bir senfonidir, birçok gücün birlikte yarattığı bir sabit dalga kalıbıdır. Bedeninizi oluşturan bu sabit dalgalar dünyayla rezonans halindedir, ayrıca dünyanın geçirdiği değişikliklerden de etkilenmektedir.
Dünya büyük bir geçiş dönemindedir, rezonansları değişmekte, yeni bir denge haline doğru ilerlemektedir. Bu yüzden bedeninizin rezonans alanları da atom altı düzeyden hücresel düzeye kadar yeni bir denge haline geçmekte, bu da tüm organlarınızı etkilemektedir. Bu olay büyük bir içsel biyolojik gerilime sebep olmakta, bazen hastalık, bazen yorgunluk, bazen de çalkantılı haller şeklinde rahatsızlıklara yol açmaktadır. Duygusal alemde ise duygusal dengesizlik şeklini almaktadır. Duygular da sese ve titreşime sahiptir. Duygular kanın kimyasında değişikliklere sebep oldukları gibi, solunum modelinin ve kandaki oksijen düzeyinin değişmesine de yol açarlar. Yakında tüm duyguların bir ses ya da titreşim imzasına sahip olduklarını keşfedeceksiniz. Duyguların bastırılması bedenin kimyasında şiddetli bir geri itmeye neden olur.Duyguyu daha net bir şekilde anlamak için kendinizi bileşik rezonant bir enerji ve titreşim alanı olarak görmenizi ve duyguların ses imzalarına sahip olduklarını kabul etmenizi öneririz. Farkındalığınızın bedeninizin duyguları tutan bölgelerini kapsamasına izin verin, böylece onları salıvermeyi kolaylaştırabilirsiniz. Bu konuda bazı deneyler önereceğiz, böylece duyguların ses vasıtasıyla ifade edilip temizlenmesi yöntemine aşina olacaksınız. Vereceğim alıştırmaya hazırlanmak için sürekli hissettiğiniz bir duyguyu hatırlayın, bu öfke de olabilir, üzüntü de, sevinç de. Hathor BilgileriTom Kenyon / Virginia Essene
SES ŞİFASININ TEMELİ ve TIBBIN DEĞİŞİK ALANLARINDA KULLANIMI
Bütün evren bir titreşim halindedir ve her varlık kendi eşsiz frekansını oluşturur. Her şeyin titreşim halinde olması, aynı zamanda her şeyin bir ses oluşturduğu anlamına da gelir. Bu elbette bizim bütün sesleri duyabileceğimiz anlamına gelmez(9). İki şey aynı frekanstaysa, birbiriyle rezonans (tınlama) yapar. Her maddenin kendine özgü titreşimi vardır. Zihnimiz ve bedenimiz hangi özgün titreşimle rezonans yaptığımıza bağlı olarak bundan etkilenir.
Vücudumuzun değişik kısımlarının (organlar-kemiklerdokular ve farklı vücut sistemlerimiz) hepsinin kendine özgü belli yankı yapan frekansları vardır. Bunlar, birlikte bir armonik bileşim oluşturur: Bu, bizim kendi kişisel rezonansımız veya titreşim seviyemizdir. Vücudun belli bir kısmı rahatsız ve uyumsuz titreşim gösterdiğinde, bedenin çeşitli bölümlerindeki hücresel titreşimler değişik nedenler yüzünden bozulduğunda bedenimiz bir rahatsızlık yaşayabilir, buna “hastalık” diyoruz. Böyle bir durum meydana geldiğinde, rezonans yapması için bozulmuş hücreye yeni bir dışsal titreşim verilebilir, böylece hücrenin kendine özgü titreşimi yeniden sağlanır(10,11). Ses rutin bir biçimde tıbbın değişik alanlarında ve bütünsel şifacılıkta kullanılmaktadır. Genetik kodu inceleyen bilim insanları bu kodun müzik ile benzerlik gösterdiğini buldular ve çalışmalarını sesin DNA yoluyla bir iyileştirme etkisi üzerine yoğunlaştırdılar. Ses şu anda daha sık olarak ağrıların dindirilmesi ve stresin giderilmesi için geleneksel tedavi usulü olarak kullanılmaktadır. “Ses ve Müzikle Kendi Kendine Şifacılık” konusunu da kapsayan kitapları olan Dr. Andrew Weil, ses terapisinin şaşırtıcı bir biçimde kalp hastalıkları, kireçlenme, stres, anfizem ve daha birçok hastalık üzerinde etkili olduğunu açıklamıştır(11). Ana ses şifacılığı usullerine değinirsek: Mantra SöylemeTonlama-Yankılanan Frekans Tedavisi-Sonik Bindirme Teknolojisi-İşitsel Zenginleştirme Teknolojisi-Ses Analizi Terapisi-Vibroakustik Terapi-Diyapazon Terapisi-SonopunkturDoğal Akustik Enstrümanlar-Kompakt Diskler (CD)-Müzik Terapi. Ses şifacılığıyla bağlantılı birçok yöntemin arasında müzik terapi geleneksel tıp tarafından en fazla kabul görendir(11). Şu ana kadar ses ve müzik terapinin etkili olduğu hastalıklara bakarsak: Ağrılar, aids, alerjiler, alzheimer, artrit, baş ağrısı, beyin felci, cinsel taciz, depresyon, dikkat yetersizliği, dişle ilgili sorunlar, down sendromu, epilepsi, erken doğum, felç, hamilelik ve doğum, kalp hastalığı, kanser, kronik bitkinlik sendromu, tinnitus, madde bağımlılığı, menopoz, kaygı, keder, kilo, öğrenme yetersizliği, sırt ağrısı, nörokasla ve iskelet sistemi ile ilgili sorunlar, otizm, parkinson, astım, psiko sosyal gelişim, rehabilitasyon, şeker hastalığı, şizofroni, travma, uykusuzluk, yanıklar, yaralanmalar, yüksek tansiyon, geç gelişim, ön yargı, paranoya, rahim muayenesi, saldırgan davranış .
Ruh halimize uygun bir müzik dinlediğimizde ses ortamına fark etmeden ayak uydururuz. Böylesi bir müzik, özellikle ağrı çeken insanlar için, sessizlikten daha iyidir, çünkü sessizlik rahatsızlığın daha çok bilincinde olmaya neden olur. Ayak uydurma, dinlediğimiz müziğe göre beyin dalgalarının, kalp ritminin, nefes alıp vermenin, duygusal gücün, zamanlamanın, hızın ve diğer organik ritimlerin nasıl değiştiğini açıklar. Müzik terapistinin uyguladığı ilkelerden biri de dikkati ağrıdan ya da rahatsızlıktan başka bir yöne çekmek olan “dikkat dağıtmak” tır. Müziğin en bariz iyileştirici kullanımı stresi azaltmaya ve gevşemeye yöneliktir. Müzik iyileşme sürecinde güçlü bir hızlandırıcı görevi görebilir. Bedeni, her birinin benzersiz sanatsal yeteneği ve akort edilme şekli olan çok hassas bir enstrümanlar topluluğuna benzetmek yerinde olur.

Goethe der ki “Mimari donmuş müziktir ve müzik akan mimari…”

Tamamen sessiz ve hareketsiz bir şekilde durduğunu düşündüğümüz tüm yapılar, moleküler yapıları ve biçimlerinden ötürü işitemediğimiz bir ses çıkarırlar. Bu melodi öylesine önemlidir ki, bir varlığın varoluş düzlemi ve yıkımı bu frekansa bağlıdır. Titreşim, biçimi etkiler, mesela bir köprüden geçen binlerce asker, aynı anda uygun adım yürürlerse oluşan birleşik titreşim dalgası köprünün yıkılmasına neden olur. Rezonans etkisi denen bu güç köprünün kendi öztitreşimlerine yaklaşan dış titreşimin üstüste bindirdiği dalgaları temsil eder. Gezegenlerin ve canlıların da titreşimleri vardır.
Titreşimlerin oluşturduğu etkileri az çok duymuşuzdur. Eski Ahitte şehrin surlarını deviren boru sesleri ve Kuran’da sadece tek sesle yokedilen kavimler anlatılır. Ses frekansının bu yıkıcı etkisi gibi, yapıcı müthiş bir etkisi de vardır. Bunu müzikte ve doğanın seslerinde, hayvanların hareketlerinde işitiyoruz. Ancak titreşimlerin bundan öte bir anlamı var.
Cymatics / Saymatiks
blank
HANS JENNY
Cymatics / Saymatiks bilimdalına isim olarak verilmesi İsveçli Hans Jenny(1904-1972)’nin 1967 yılında yazdığı “Kymatik” adı kitapla oldu. Kelimeyi eski Yunanca kyma (κύμα, dalga) ve kymatika (τα κυματικά, dalgalarla ilgili maddeler, meseleler” kökeninden bulmuştu. İngilizce’ye Cymatics şeklinde çevrildi.
Hans Jenny çalışmalarında piezoelektrik yükselteçler (amplikatör, amplifier), dalgalar ve çeşitli metotlarla yüzey tozu olarak pudra, hamur ve sıvıları canlı yaşayan nesnelermiş gibi birbirini izleyen formlar halinde hareket ettirdi. Bu oluşan formlar doğada, sanatta ve mimari de bulunuyordu.
Bu dalgaları oluştururken basit Sinüs dalga titreşimlerini kullandı. (Saf temel titreşimleri). Bu titreşimler insan kulağının işitebildiği bölgede yer alıyordu.
blank
SES Frekanslarıyla İyileşme
Dr. Sir Peter Guy Manners’ın sağlıklı doku frekansları çalışması pek çok sene önce Almanya’da başladı. O ve bir araştırma ekibi doku frekanslarını yakalayıp kaydetmek üzere tasarlanmış aletlerin yardımıyla yakalayıp kaydedebiliyorlardı. 1950’lerde Paris Sorbonne’dan Profesör Gaveau, Almanya’dan Dr. Brunner, Yale Üniversitesi’nden Dr. Harold S. Burr ve de İsviçreli bilim adamı Dr. Hans Jenny bu fenomenler üzerine araştırma yapmaktaydılar. Dr. Manners onların çalışma sonuçlarını bir araya getirdi ve Cymatik üzerine dayanan bir terapi geliştirdi. Dr. Manners şöyle söylemiştir: “Bedenimizin her bölümünün – kalbin, akciğerlerin, karaciğerin, böbreklerin, kasların, kemiklerin, sinirlerin – bir ahengi vardır. Bu ahenkler şu anda belirlenmiştir. Onların yapının ve sistemin içine yeniden çalındığını ve çalınabildiğini biliyoruz.” ”Cymatik” terimini türeten ilk Hans Jenny’di. Dr. Manners çalışmasına saymatik (cymatics) terapi, sonrasındaysa Jenny’nin dalga fenomenleri ve titreşim bilimine olan katkılarına duyduğu büyük saygısından ötürü Cymatherapy ismini verdi.
ANTİK DİLLER YAZIDİLLERİNİN / ALFABELERİN DOĞUŞU VE TİTREŞİMLER
blank
Hans Jenny, Tonoskop adında bir cihaz tasarlıyor. (Cristal osccillators) İnsan sesi ile bir borunun ucundaki zar titreşiyor ve kelimeler görünür bir hal alıyor. Cihazda elektronik hiçbir parça olmadığından sesin frekansı en temiz şekilde görülebiliyor.
Bu cihazla antik dillerle özelikle Sanskrit ve Hebrew ile çalışıyor. Modern dillerden farklı olarak sözün söylenişi ile oluşan şekille görüntüde oluşan şeklin uyumunu veyazılı alfabede o kelimenin o şekilde yazıldığını görünce çok şaşırıyor. Bunun anlamı o dilin yazıdilini oluşturanların bu çeşit bir deneyi yapmış olması olabilir veya başka bir yöntem de olabilir. Böylece o eski dillerin en eski dili görüşüne de atıfta bulunuyor bu fikir ve Tibetçe, Çince, Eski Mısırca için de denenmeli…
blank
Peki bu teorinin temeli var mı? Evet var. Özellikle eski zamanlardan kalma şekiller bugün bunu keşfetmemizi sağlıyor. Yandaki örnekte Hans JHindistan’da meditasyon sırasında tekrarlanan bir kutsal kelime olan OM sesi verildiğinde bugün oluşan şekil ile binlerce yıl öncesinin sembolü şaşılacak şekilde aynı. Kutsal kadim dillerin kutsal görüntüler oluşturduğu düşünülüyordu. http://www.unitedearth.com.au/sound…
Dikkat edin eski dillerin pek çoğunda semboller dili oluşturur. Harfler değil. En eski dillerde sanki başka bir ana dilin mirasçılarıdır. Kimilerine göre insanın nefes alış veriş sesi bile evrensel bir enerjinin formudur.
Gözle görmediğimzi enerjinin form kazanması ve görünür dünyaya ait fiziksel maddenin toparlanması atomların molekül oluşturacak şekilde biraraya gelmesi onların daha uzun dizilimleri organik maddeyi ve tüm gördüğümüz maddeyi olşturması sesin maddeyi zorlayarak biçim vermesi gibi enerjinin kafeslerinde mi oluştu.
Ses aslında oluşturulurken 3 boyutlu bir bilginin 2 boyutlu ardışın genlikler halinde saklanması ve şifrelenmesi mi?
Yani şöyle düşünün ses aslında dalgalardan oluşur. Bu dalgaların genlikleri ve frekansı vardır. Ses arka arkaya gelen titreşimleri taşırken sadece iki bilgiyi bilmek ve dizi halinde ardarda dizmek yeterlidir. (Genlik ve frekans bilgisi) Ancak bu ses bir metal plaka üzerindeki tozlara 3 boyutlu bir bilgi ile şekil verir. Ardı ardına gelen frekans dizisi notaları notalar parçaları oluşturur.
Oluşan görüntüler andan ana değişirken dikey bir ışınım gibi üst boyuttan alta doğru inen enerji frekansı her boyutta süzgeçten geçerek şekil değiştirir. Böylece evrensel bir biçimlenme başlar. Gerek titreşim frekansı gerekse fiziksel büyüklük olarak her katmanda enerji farklı biçimlere bürünse de ses bunlardan birisidir. Önce maddeye o katman kaç boyutlu ise o kadarlık biçim verir. Sonra arka arkaya gelen enerji demeti zamanı oluşturur. Zamansal değişimi ve hareketi bu enerjinin bir borudan akan su gibi ya da arka arkaya gelen ses dalgaları gibi gelişiyle oluşturur.
Madde hali hazırda bu biçimde kalışını bu akışın sürekliliğine borçludur. Burada evren için anlatılanları aynen insana uyarlarsak bünyesinin bu enerjinin indirgenerek gidişinde hangi katmandaki bilgiyi aldığı şuurunun açılığını belirleyecektir. Hatta sağlığını uyumlu çalışan bir organizma olmasına.
Öyleyse enerjinin şekillenmesi gözle görünmeyen matematik kanunlara bağlıdır. Böylece önce görüntüyü gördük. Sonra bu görüntüyü sesin oluşturduğunu anladık. Sonra sesin bu görüntüyü oluşturmasının altında yatanın enerjinin karakterinden kaynaklandığını ve sesin bir enerji türü olduğunu başka enerji şekillerinde de biçimler oluşacağını gördük.
Soru enerjinin karakterinin neden böyle olduğu. İşte şimdi matematiğe geldik. Eğer çemberi oluşturmak için sonsuz sayıda noktayı bir merkeze eşit uzaklıkta dizmemiz gerektiğini biliyorsak bu noktaların bize Pİ sayısını vermesi gibi enerjinin karakterinde sabit olmasına karşın sonsuza uzanan değerler var. Bu değerler soyut evrenin somutlaşmasını sağlıyor.Dolayısıyla soyut kısımda henüz keşfetmediğimiz bölümler olabilir.
KRİSTALLERİN TİTREŞİM OLUŞTURMADA YERİ
Kuartz tipi kristallerin istenen frekansı sürekli tekrarlama özelliği vardır. Programlandıklarında ışıksal ve sessel olarak istenen titreşimi temizleme, koruyucu alan oluşturma sağlıklı rezonans yaratma gibi bölümlerde kullanabilirler. Hans Jenny araştırmalarında kristal osilatorler kullandı. (OSİLATÖR: Elektrik salınımlarını elde etmek için, genellikle elektron tüpleri kullanan elektrikle çalışır bir cihaz) http://www.world-mysteries.com/sci_cymatics.htm

DUALARIN ETKİSİ

Mantralar, meditasyonlar ve duaların belli bir ritemdeki özel kelimelerin tekrarı, önce zihni sonra sesi ve sonra bedeni aynı anda belli bir frekansa sokar. Bu titreşim asal bir akış ile temasa geçilebilmesini sağlar. O düzlemin titreşimlerine yaklaştıkça oradan gelen algı iş oluş ve duygusal izlenimler algılanır hale gelir. Beyin merkezlerinin doğru uyarımları insan üzerinde olumlu etkiler oluşturabilir.
blank
KAPLUMBAĞA KABUKLARI VE SAYMATİKS DESENLERİN BENZERLİĞİ
KAYNAKÇA:
Tolga Yazıcıer