Yeryüzünde Kızılderili toplumu kadar doğa ile içiçe geçmiş ve onu bir kült olarak benimseyen başkaca bir topluluk yoktur. Yaşamı algılamadan, kendilerini ifade biçimlerine kadar her yerde katıksız bir doğa vardır. İşte çeşitli kaynaklarda karşılaştığım; onların doğa ile olan bütünselliklerine bir kaç örnek:
İşte kardeşlerim bahar geldi; güneş toprağı kucakladı, bu sevginin meyvalarını yakında göreceğiz. Bütün tohumlar uyandı; bütün hayvanlar da öyle. Bizim varlığımız da bu gizemli güç yoluyla oluşmuştur, bu yüzden biz bu topraklarda yaşama hakkını, kendimize olduğu gibi bütün komşularımıza, hatta hayvan komşularımıza bile veririz. Reis Tatanka Yotanka-Oturan Boğa
Günlük av sırasında, Kızılderili avcı ne zaman dikkat çekecek kadar güzel ya da görkemli bir manzarayla karşılaşsa – dağın üzerinde, gökkuşağının parlak kemeri ile birlikte duran siyah bir fırtına bulutu, yeşil bir vadinin ortasındaki beyaz şelale, kıpkırmızı günbatımıyla boyanmış olan uçsuz bucaksız ova – ibadet etmek üzere bir an için dururdu. Yedi günün bir tanesini kutsal gün olarak ayırmaya gerek duymazdı çünkü onun için bütün günler, Tanrı’nın günleriydi. Ohiyesa
Dünya güneşin yardımıyla yaratıldı ve olduğu gibi kalmalı… Toprak yaratılıdığında üzerinde sınır çizgileri yoktu, onu bölmek insanlara düşmez… Toprağın aklıyla benimki birdir. Toprakla bizim bedenimizin ritmi aynıdır. Mato-Kuwapi
Yaşam nedir? Geceleyin bir ateş böceğinin saçtığı ışıktır. Kışın buffalonun soluğudur. Otların arasında koşan ve günbatımında kaybolan bir gölgeciktir. Reis Karaayak
Ne zaman yeni bir mevsim başlasa, kalbimi Yaratıcı’ya doğru yükseltip bize cömertçe bu yiyecekleri verdiği için ona teşekkür ederim. Yakima Reisi Weninock
Kutsal Toprak Ana, ağaçlar ve tüm doğa düşünceleriniz ve yaptıklarınızın şahididir. Winnebago sözü
Oklahama ovasında, Wichita bölgesinin kuzey ve batısında, tek başına yükselen bir tepe vardır. Benim halkım olan Kiowalar için, bu eski bir sınır işaretidir ve halkım ona “Yağmurlu Dağ” adını vermiştir. Dünyadaki en sert hava koşulları oradadır. Kış, kar fırtınaları getirir; baharda, kasırga gibi sıcak rüzgarlar eser ve yazın ova, maden dövülen bir örs kadar sıcaktır. Sert ve kahverengi otlar ayağınızın altında çatırdar. Irmaklarla derelerin kenarlarında, ceviz ve söğütlerden oluşan yeşil kemerler vardır. Yaz aylarında adeta buharlaşan bitkiler, sanki kıvrılarak yanıyormuş gibi görünür. Büyük yeşil ve sarı çekirgeler, aynı patlayan mısırlar gibi, insanı sokmak için uzun otların her yerinde dolaşır ve kaplumbağalar, sahip oldukları bol zaman içinde hiçbir yere gitmeyerek, kırmızı toprağın üzerinde sürünür. Bu toprağa bakınca görülen şey, yalnızlıktır. Ovadaki her şey tek başınadır; nesneler, insanın gözünde bir karmaşaya yol açmaz, yalnızca tek bir tepe, tek bir ağaç ya da tek bir insan vardır. sabahın erken saatlerinde, güneşi arkaya alarak manzaraya bakmak, boyut kavramını kaybetmektir. Hayal gücünüz canlanır ve burasının Yaratılış’ın başladığı yer olduğunu düşünürsünüz. Scott Momaday
Kaynak : Blogcu