Rus tarihinde yer alan en ilginç isimlerden biridir Rasputin.
Söylentilere göre , kadınlara olan düşkünlüğüyle bilinen Rasputin’in insan üstü yetenekleri mevcuttu. İnsanları bakışlarıyla hipnotize etme, etki altına alma ve yönetme ,” öldürülemeyen ölümlü ” lakabına sahip olan Rasputin’in bu vasıfları çocukluğundan geliyordu.
Rasputin’in çocukluğundan gelen en dikkat çekici olayı, öngörülerinin ve tahminlerinin gerçeğe dönüşmesi olmuştur.
Rasputin’in çocukluk yılları Sibirya’da geçmiştir. Ailesiyle çiftlik evinde yaşamaktadır. Bir gün, çiftliklerindeki bir at çalınmıştır. Rasputin ne hırsızı ne de atı görmüşken, babasına hırsızın adını vermiştir. Babası böyle bir şeyle kimseyi itham edemeyeceğini düşünürken Rasputin’in adını verdiği adam gelip suçunu kendiliğinden itiraf etmiştir.
Bu ve bunun gibi olaylar, köylüleri ve ailesini şoka uğratmıştır.
Çocukluk döneminden sonra ailesi, din eğitimi görmesi için onu Verkhoturye Manastırına  gönderirler. Burada da ilginç özelliklerini göstermeye başlayan Rasputin kısa sürede keşiş olur.  Bundan sonra manastırın vaiz heyetine katılan Rasputin, Rusya’yı gezmeye başlar. 1886 ve 1901 yılları arasında bütün Rusya’yı, Balkanları, İtalya ve Yunanistan’ı ve Kudüs’ü dolaşır.  Gittiği yerlerde vaazlar verir. Fakat onun vaazlarını diğerlerinden ayıran yaptığı kehanetlerdir. Kehanetleri ardı ardına gerçekleşmeye başlayınca popülaritesi de artar.  Hatta 1904 yılında Çar Romanov’un küçük oğlu Aleksi’nin hemofili olduğunu öğrenir ve çocuğu ancak kendisinin tedavi edebileceğini iddia eder.
1905 yılında St. Petersburg’da verdiği bir vaazda 1. Dünya savaşından ve yaklaşmakta olan Bolşevik Devriminden bahsedince ülke çapında bir üne kavuşur. Saray ve çevresi Rasputin’i artık yakınlarında tutmaktadır. Rasputin , Aleksi’nin hastalığını tedavi edebileceğini açıklar. Saraya çağrılır ve sarayın kapıları artık Rasputin’ e açılmıştır.
Verdiği vaazlar, söylediği kehanetler, fiziki görünümüyle burjuvazi sınıfında hayran kitlesi oluşturmuştur kendine.Güçlü hitabetiyle de kadınları oldukça fazla etkilemiştir.
Rasputin’in yapabildikleri arasında en ilgi çekici olanı, tedavi edebileceğini söylediği Aleksi’yi hemofili hastalığından gerçekten de tedavi edebilmesi olmuştur.  Bu olayla birlikte Rasputin saraydaki yerini sağlamlaştırmıştır. Hatta sarayda ona danışılmadan kararlar alınmamaya başlamıştır.
Çariçe’nin Rasputin’e bu derece düşkün olması hem saray ahalisini hem de geleneksel rahip kesimini oldukça rahatsız etmiştir. Ve onu ortadan kaldırmak için bir plan oluşturmaya başlamışlardır.
Rasputin bir gün Prens Yusufov tarafından davet edilir. Özel bir konuda konuşma bahanesiyle Rasputin’i başka bir odaya alır . Rasputin’e verilen ikramlar siyanürlüdür.
Rasputin verilen siyanürlü ikramları afiyetle yer. Ancak hiçbir şey olmaz! Durumu gören Prens telaşa kapılır. Ne yapacağını bilemez ve kendisine bu konuda yardım eden İngiliz ajanından yardım ister. İngiliz ajan, Prense bir silah verir.
Prens Yusufov, silahı alır ve Rasputin ‘i başından ve boynundan yaralar. Prens, Rasputin’in öldüğünü zannederek yukarı çıkar. Saatler sonra odaya tekrar girildiğinde Rasputin ayaktadır!
Rasputin bahçeye çıkarak koşmaya başlar. Kaçmaya çalışırken yine ardından defalarca silahla vurulur. Daha sonra nehire atılır. Günler sonra cesedi nehirden çıkarılıp otopsi yapıldığında anlaşılır ki, Rasputin yediği kurşunlardan dolayı değil suda boğulduğu için ölmüştür.
Yani Rasputin’i öldürmek doğaya kalmıştır.