aEsseniler adı ile anılan bu gizemli insanlar sislerle kaplı bir tarihin içinden gelip yine bu sislerle kaplı tarihin içinde birden bire kaybolup gitmişlerdir. Esseniler in yerleşmiş oldukları “ kumran vadisi “ yakınlarındaki bir mağarada bulunan ve ölü deniz tomarları olarak bilinen el yazmaları Esseniler ile ilgili önemli belgeler içeren tek tarihi belgedir.

Varlıkları peygamberin geçeceği yolu hazırlamaya adanan ve sayıları binleri bulan bu gizemli topluluk hakkında klasik tarih birkaç paragrafla yetinmiştir. Resmi tarih bilimince göz ardı edilen bu topluluk, daha sonraları geniş bir araştırmaya tutulmuş, ve ezoterik dinleri inceleyenler için son derece önemli anahtarların elde edilmesine olanak sağlamıştır.
Bu gizemli topluluğun günümüzden 2000 yıl önce yaşadığını biliyoruz, ancak ilk ne zaman ortaya çıktıkları ile ilgili elimizde hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Esseniler Kumran merkezini M.Ö.31 de terk etmişlerdir.
Neden ve nereye gittikleri de kimse tarafından bilinmemektedir, ancak çok ilginç bir şekilde İsa’nın doğumundan altı yıl sonra yine aniden geri dönmüşler, merkezlerini yeniden kurmuşlar. Daha geniş toplantı salonları inşa etmişlerdir. İsa’nın doğumundan altı yıl sonra geriye dönmüş olmaları, hiçbir şekilde tesadüfle açıklanabilecek bir şey değildir.
İnanılmaz bir tesadüfte İsa’nın doğumundan sonra belli bir süresinin kayıp olduğu ve bu süre içinde İsa’nın nerede olduğunun bilinmemesidir.
ESSENİLERİN GİZLİ SIRLAR ÖĞRETİSİ:
bEsseniler tarikatına dışarıdan hiç kimse alınmazdı, sadece Esseniler’den oluşan ve sayıları kısıtlı gizli bir topluluktu, Yani daha önce Mısır’da olduğu gibi çevre ülkelerden gelenleri mabetlerinde eğitmek üzere kabul etmezlerdi. Dışarıya tamamen kapalıydılar kendi içlerinden tarikata girmek isteyenlerde büyük bir elemeden geçirilirdi, evli olanların tarikata girme şansı hemen hemen yok gibiydi.
Üye olabilmek için önce bir yıllık deneme sürecinden geçme şartı vardı, bu süre içerisinde tarikata katılacak adayın samimiyeti ve dayanıklılığı ölçülürdü, bu süre içinde adaya tarikat sırları açıklanmazdı, hatta tarikatın üyeleri ile konuşmasına bile izin verilmezdi. Bu sadece adayın gözlenmesi ile geçen bir hazırlık devresiydi, adaydan kendisine gösterilen kurallara kesin itaati beklenirdi.
Bir yılsonunda aday iki yıl sürecek ve sadece egosal her türlü duygu ve düşünceden arınma çalışmalarına katılacağı bir üst aşamaya geçirilirdi. Ancak bu süre içerisinde de tarikatın sırları kendisine söylenmezdi iki koca yıl daha beklemek zorundaydı. Mabedin benimsediği belirli disiplinlere uygun şekilde yaşayamayacağı fark edilenler, bu süre sonunda ayıklanırdı çeşitli sınavlardan ve deneylerden başarı ile geçenler arasından seçilenler üç yılın sonunda Esseniler’in “Gizli Sırlar Öğretisine” düzenlenen bir törenle kabul edilirdi.
Tarikata girmeye hak kazananlar, kabul töreninde tarikatın vereceği görevleri hakkıyla yerine getireceğine ve “Sırları” ne sebeple olursa olsun hiçbir surette açıklamayacağına dair yaşamı üzerine yemin ederlerdi. Tören toplu halde yenilen yemekle sona ererdi.
Artık Esseni Rahibi olabilmek için önlerine uzanan yolda yürümeye hak kazananlar “ Ruhun’’ ezelden beri mevcut olduğu ve bu mevcudiyetini ebediyetler boyunca da sürdüreceği temeline dayanan “ Sırlar Öğretisine “ dâhil edilirlerdi. Gizli Öğreticilik, birbirini takip eden üç aşamada gerçekleştirilmekteydi.
1- Küçük Sırlar
2- Büyük Sırlar
3- İlahi Sırlar
İnsan varlığının ve varoluşunun sırlarının öğretildiği mabetlerde eğitilen tarikat üyeleri geçtikleri arınma ve sadeleşme çalışmalarının sonucunda Ruhsal Güçlerinden sınırsızca yararlanabilmenin imkânına da ulaşabilmekteydiler. Esseni Tarikatı üyelerinin “ Gizli bir güce ” sahip oldukları ile ilgili inancın oluşmasının sebebi de budur. Geçtikleri eğitimin sonucunda iradeleri ve konsantrasyonları ile fizik bedenleri üzerinde büyük bir kontrol de sağlayabiliyorlardı.
Bunun en canlı örnekleri Roma’ lıların eline düşen Esseni Rahip’lerinin sergiledikleri davranış biçiminde görülmüştür. Roma lıların kendilerine yaptıkları inanılmaz fiziksel işkencelere hiçbir acı hissetmeden gülümseyerek katlanabilirler hatta en ıstıraplı işkenceler karşısında bile işkencecilerle öylesine alay edebilirlerdi ki sonunda işler tersine döner ve duydukları öfke ve hayal kırıklığından dolayı acı çekenler işkenceciler olurdu.
Sadece sebze ve meyve ile beslenen Esseniler 100-120 yıl gibi oldukça uzun süre yaşaya bilmekteydiler. Bu özellikleri sadece sebze ve meyve ile beslenmelerinden değil fizik bedenlerine Ruhsal Güçleri ile tam hâkim olmalarından kaynaklanmaktaydı.
Düşünce enerjilerini belirli bir noktaya toplayarak gerçekleştirdikleri Majik çalışmalarının yan sıra şifacılıkta da büyük yetenekleri vardı Şifacılık alanında sergiledikleri inanılmaz başarılar nedeniyle yörede “Tabipler” olarak da isimlendirilmişlerdi. Fizik bedenlerine ne kadar hâkimseler duygu ve düşüncelerine o kadar hâkimlerdi, kendileri ile ilgili anlatılanlar onları son derece nazik, kibar, sessiz ve ahlaki bakımdan çok üstün bir seviyede oldukları konusunda birleşmiştir.
Kaynak: Ergun Candan – Son Üç Peygamber