Gölge Etme Başka İhsan İstemez (Sinoplu Diogenes, MÖ 404-323)
İskender, babası Makedonya Kralı II.Filoppos ölünce yirmi yaşında tahta geçmişti. Efsaneye bakılacak olursa İskender, çok değer verdiği ancak o güne dek hiç karşılaşmadığı Diogenes’i görmek için yanına birkaç askerini alarak onu ziyarete gitti. Diogenes öğle güneşinin altında mesken tuttuğu bir fıçıda pinekliyordu. Genç kral, “Ben, Makedonya Kralı Büyük İskender” diyerek birkaç adım attı ve gölgesi yaşlı adamın üzerine düştü. Gezgin filozof başını çevirip ona baktı ve “Ben, Kinik Diogenes” dedi.

İskender Diogenes’in maddi açıdan ne kadar kanaatkâr olduğunu görüyordu, zihinsel açıdan ne kadar bağımsız olduğunu da zaten duymuştu. Şöyle dedi: “Diogenes, dile benden ne dilersen. Ne pahasına olursa olsun dileğini yerine getireceğim.” Bu soruyu kısa bir sessizlik izledi, Diogenes ayağa kalkmak şöyle dursun istifini bile bozmadı. Bir de genç hükümdarın gölgesi tekrar üzerine düşünce Diogenes dayanamadı. “Gölge etme başka ihsan istemez” diye yanıt verdi.
İskender aldığı yanıt karşısında şaşkına döndü. Diogenes’in isteğini yerine getirip onu selamlayarak yoluna devam etti. Sinirlenen askerleri, yolda yaşlı düşünüre hakaret etmeye başladılar. Bunun üzerine, İskender onlara susmalarını emretti ve ekledi: “Eğer İskender olmasaydım, Diogenes olmak isterdim.”
Diogenes bu sözle, “Hayatta en önemli şeyin ne olduğuna karar ver. Bunu yaparken, sadece ölçülebilen, maddi şeylere değer verme, içsel olana, ruha da önem ver” demek istemiş olmalıydı. Bugün “Gölge etme başka ihsan istemez” sözü, başlangıçtaki anlamını yitirmiştir. Günümüzde bu söz, kanaatkârlık düşüncesiyle bağlantılı olarak kullanılmıyor, karşımızdakine rahatsızlık verdiğini ya da gerçek anlamda gölge ettiğini bildirmekte kullanılıyor.