Senelerdir devam eden ‘zeki bir uzaylı yaşam formu’ arayışımızda henüz çok da ciddi sonuçlar elde edebilmiş değiliz. Ancak astronomlara göre bunun sebebi, uzaylıları arama şeklimizin yanlış olması.
1960’lı yıllardan beri dünya dışı zeki yaşam formu arayışlarını sürdüren SETI (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması) bu konuda pek çok teori ortaya koydu ve ‘uzaylıları’ bulabilmemiz için türlü yollar ortaya atıldı. Bir yandan böyle çalışmalar devam ederken bir yandan da NASA gibi uzay ajansları, yaşam formları aramak için yakınlarımızdaki gezegenlerde görevler gerçekleştirdi.
blank
Fakat on yıllardır devam eden üstün ya da ilkel yaşam formu arayışlarımız konusunda henüz net cevaplara sahip değiliz. Kanarya Adaları Astrofizik Enstitüsü’nde görevli astronom Hector Socas-Navarro’ya göre ise bunun sebebi, dünya dışı zeki yaşam formlarını ararken yanlış yoldan ilerlememiz. Her zaman gökyüzünde uçan daireler, habersizce ziyarete gelip insan kaçıran uzaylılar ya da gezegenlerin üzerinde yaşamlardan izler aradık ancak Navarro’ya göre tüm bunlar gereksiz.
The Astrophysical Journal’da yayınlanan yeni bir makalede Navarro, yapmamız gereken şeyin uzay çöplerini ve uyduları aramak olduğunu söylüyor. Eğer bir yerlerde bizim gibi ya da bizden daha üstün bir yaşam formu varsa; muhakkak ki uzay çöpleri, uyduları ya da başka gezegenleri incelemek için uzaya yolladıkları uzay araçları vardır. Biz de dünyamızda izler aramaktansa uzaydaki bu izleri takip etmeliyiz.
Navarro’ya göre bunu yapabilmek için elimizde yeterli teknoloji var. Araştırmaya göre, mevcut gezegenlerin etrafındaki uydular ve uzay çöpleri eğer varlarsa, dünyadan gözlemlenebilir durumda olmalıdır. Bunu yaparken de güneş sistemimizin dışında kalan gezegenleri keşfetmek için kullandığımız ‘geçiş yöntemi’ni kullanabiliriz.
Bir uzaylı gezegeninin ve biriken uzay çöpünün, dünya üzerindeki bakış açımızdan bakıldığında, karakteristik bir ışık eğrisi imzası oluşturması gerektiğini savunan araştırmaya göre, bu sayede ‘süper gelişmiş teknolojik ekipmanlar’ olmadan da bu yaşam formları ve gezegenleri keşfedilebilir.
blank
Uzayda üstün bir ırk arayışı devam ederken bilim insanları bu ırkı ve gezegeni bulmak için Dyson küresi gibi yabancı mega yapılar ve antimadde güç santralleri, asteroid madenciliği izleri aradılar. Bu arayışlar halen daha devam etmekte. Ancak yayınlanan bu son makalede Navarro oldukça mantıklı bir noktaya değiniyor. Hep bizden daha üstün bir ırk aradık ancak bu olmayabilir. Fakat evrimsel süreci değerlendirdiğimizde, bizim seviyemizde bir ırk oalbileceğini biliyoruz ve eğer bizim gibilerse, ‘antimadde güç santrali’ arayarak onları bulamayız çünkü muhtemelen onlar da henüz antimaddenin gizemini çözmeye çalışıyorladır.
Geçiş yöntemini kullanarak, astronomlar son otuz yılda yüzlerce dış gezegen keşfettiler ve artık bilim insanlarının, bu uzak dünyaların atmosferinde bulunan kimyasal elementleri ayırt edebildikleri yeni bir döneme giriyoruz. Navarroya göre de bu teknoloji birkaç sene içerisinde, dış gezegenlerin uydularını ve uzay çöplerini keşfetmemize müsade edecek.
Ancak bu konuda önemli bir de antitez bulunuyor. Biz de’orta gelişmiş’ diyebileceğimiz bir medeniyetiz ve uydularımız, devasa bir uzay çöplüğümüz var ancak bu uydular ve çöpler dünya yörüngesinde yeryüzüne aslında ‘yakın’ diyebileceğimiz bir mesafede duruyor. Dolayısı ile bir dünya dışı ırk bizim uydularımızı ve çöplüğümüzü göremez. Aynı mantıkla biz de onları göremeyiz. Navarro ise bunun birkaç yıl içinde değişeceğini ve artan uydular ile çöplerin artık çok daha geniş bir alana yayılacağını söylüyor. Bu sayede de antitez çürütülmüş oluyor diyebiliriz.
Yani aslında artık senelerdir merak içinde olduğumuz ‘uzaylılar’ ile karşılaşmamıza -eğer gerçekten orada bir yerdeyseler- az kalmış demektir. Bu düşünce bir yandan heyecan verici olsa da bir yandan da rahatsız edici çünkü böyle bir karşılaşma durumunda tam olarak ne yaşanacağını bilmek mümkün değil. Yine de biz merakla tüm gelişmeleri takip ediyor olacağız.
Kaynak : Webtekno