Araştırmalar sadece bir ağaca dokunmanın değil, onun çevresinde bulunmanın bile iyileştirici olduğunu söylüyorlar. Örnek olarak;
*Selvi ve sedir ısı azaltmak ve ‘Yin’ enerjisini besler,
*Söğüt, yüksek kan basıncını azaltmak için, idrar yolu ve mesaneyi güçlendirir,
*Karaağaç zihni yatıştırır ve mideyi güçlendirir,
*Akçaağaç ağrıyı azaltmaya yardımcı olur,
*Keçiboynuzu ağaçları iç ısı dengesine yardımcı olur,
*Hint inciri ağaçları, kalbi temizlemeye ve vücuttan nemi uzaklaştırmaya yardımcı olur,
*Köknar şişmeyi azaltmak ve kırık kemiklerin daha hızlı iyileşmesini sağlar,
*Dikenler, sindirime yardımcı olur, bağırsakları kuvvetlendirir ve kan basıncını azaltır.
*Gingko, mesaneyi güçlendirmeye yardımcı olur ve kadınların idrar sorunlarını giderir.
Onlarla çalışmak için uygun bir ağaç bulmak amacıyla ormanlara kadar gitmek şart değildir. Etrafınızdaki erişilebilir ağaçlar yeterli olabilecektir. Ağaç ile olan bu uygulama için günün en iyi zamanı sabahtan öğleye kadar olan süredir. Matthew Silverstone yakın zamanda bir kitap yazdı. Adı ‘Blinded by Science’ yani Bilimin Körleştirmesi. Bu kitapta Silverstone ağaçların, Hiperaktif Bozukluk, konsantrasyon güçlüğü, depresyon, reaksiyon bozukluğu gibi zihinsel sebeplerden kaynaklanan bir çok hastalığın iyileşmesine katkıda bulunduğunu yazdı. Hatta ağaçlarla iletişim kurmak baş ağrısına bile iyi geliyordu. Araştırmacı özellikle çocuklar üzerinde yaptığı çalışmalarda ağaçların çocukların sağlığını iyileştirmede etkinliğini vurguladı.
Araştırma çocukların duygusal ve algısal olarak yeşil ortamlarda çok daha yaratıcı olduklarını ortaya koydu. Yine zihinsel sağlığın doğaya çıkmakla son derece paralel bir şekilde arttığını da vurguladı. Ayrıca Matthew Silverstone bilimsel olarak ağaçların ve bitkilerin vibrasyon yani titreşim kalitelerinin sağlık kalitesini yükselttiğini kanıtladı.
Ağaç ve bitkilerin bizim psikolojimizi nasıl etkilediği sorusuna verilecek yanıt da bir hayli basit aslında. Her şeyin bir titreşimi olduğunu biliyor ve kabul ediyorsak farklı titreşimlerin bizim biyolojik davranışlarını etkilediğini de kabul etmek zorundayız. Son zamanlarda yapılan bir araştırma 10 Hz titreşimli bir bardak su içmenin kan dolaşım seviyesinin düzelttiğini gösteriyor. Aynı şey ağaçlar için de geçerli, bir ağaca dokunmak onun farklı titreşimiyle temas etmek bizim bedenimiz içindeki biyolojik davranışlarımızı etkiliyor. Bütün bu araştırmalar gösteriyor ki bir ağaca sarılmak hiç de çılgın bir fikir filan değil. Bir rapora göre ‘yeşil, açık alanlar zihinsel hastalıkların iyileştirilmesinde anti-depresan ilaçlar kadar etkili olabilirler’.
Örneğin, Tao ustası Mantak Chia’nın ‘Cosmic Tree Healing Qigong’ yani Çigong’un Kozmik Ağaç Terapisi adlı kitabında, ağacın aurası yani enerji alanı ile nasıl bütünleşilebileceğini yazıyor. Chia ağacın yaşamsal gücünün bedenin hastalığını ya da negatif enerjisini nasıl pozitife çevirebileceğini anlatıyor. Ağaçla bağlantı kurduğunuzda kendi fiziksel ve duygusal şifanızı kolaylaştırıyorsunuz. Taoist teoriye göre ağaçlar Yeryüzü enerjisini en iyi alabilen ve onu Kadiri Mutlak enerjiyle birleştirebilen yaratımlar Ağaçlar ve bütün bitkiler ışık frekanslarını alma ve bunu fiziksel dünyaya yiyecek olarak dönüştürme kapasitesine sahipler. Aynı şeyi enerjetik besinler için de yapabiliyorlar. Taocu görüşe göre ağaçlar sürekli meditasyondalar ve bu onların doğal durumu.
”Bir ağaç gibi dimdik durarak, tek başına ve kıpırdamadan içinde olan biten her şeyin – iç organların ve kaslarındaki tüm içsel değişimlerin anlayışına erişirsin. Sürekli uygulama yaparak, doğan tepkileri duyumsarsın. Hep duyumsarsın; bu sürüp gider. İşte sana yol: Ne kadar ilerlersen ilerle,  keşfedilecek harikaların sonu hiç gelmeyecek.”- Lao Tzu –
Kaynak: Hülya Tokdemir Reis